Arama

Yalçın ŞAHİN'in köşe yazısı "1980 Öncesi ve Sonrası Türk Sineması ve Sosyolojik Yansımaları"

12/11/2025 14:33 | Son Güncelleme : 18/12/2025 10:23 | Okunma Sayısı : 162 | Yalçın ŞAHİN


Yalçın ŞAHİN'in köşe yazısı "1980 Öncesi ve Sonrası Türk Sineması ve Sosyolojik Yansımaları"

Türk Sinemasının 1970- 1980’li Yılların Özet Sosyolojik ve Politik Durumu

    Türkiye Cumhuriyeti, bu yıllarda sancılı dönemlerden birini yaşamaktaydı. Hem sosyal, siyasi ve benzeri yönlerden etkileniyordu. Bunların en önemlisi12 Mart askeri muhtıradır. 1970’li yılların öncesinde Türkiye, 1960’lı yılların ortasında öğrenci eylemleri peşi sıra gelmişti. 70’li yılların yaz aylarına geldiğimizde bu sefer işçi eylemleri baş göstermişti. 12 Mart tarihinde asker hükumete muhtıra vermiş ve ardından Süleyman Demirel istifa etmiştir. 

Muhtıranın ardından CHP yönetime gelmiş, Anayasa mahkeme kararı ile Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Milli Nizam Partisi (MNP) kapatılmıştı. Geniş çaplı soruşturmalar ve tutuklamalar başlamıştı. Sol kesim ordudan ve birçok kurumdan tasviye ediliyordu. Bu dönemler 12 Eylül’ün altyapısını hazırlıyordu.  Ayrıca bu dönemlerde Türk sinemasının en büyük fikir tartışmaları görülüyordu. 

Devrimci Sinema

     Yılmaz Güney’in “Devrimci Sineması” ve Halit Refiğ’in “Ulusal Sineması” bu dönemin en büyük sinema üzerinde fikir tartışmasıdır. 17’de Rusya’da Bolşevik ihtilali ile Dziga Vertov’un “Sine-Göz” kuramı çerçevesinde gerçekçi sinema denemeleriyle başlayan, “Fransız Yeni Dalgasının” en etkili yönetmeni Jean Luc Godard’la devam eden “Devrimci Sinema” arayışları, Türkiye’de 1960 ve 1970’li yıllarda “Toplumsal Gerçekçi Sinema” pratikleriyle kendini göstermiştir. Devrimci sinema, Onat Kutlar ve Atilla Dorsay yönetimindeki İstanbul Sinema-Tek Derneği tarafından savunulmaya başlanmıştır.

Ulusal Sinema

   1961 Anayasası ile birçok akım veya fikir başlamıştı. 60’lı yıllarda Türk sineması dünya da yavaş yavaş izlenmeye başlamış ve uluslararası alanda ödüller kazanıyordu. Metin Erksan’ın 1964 yılında Berlin Film Festivalinde aldığı Altın Ayı ödülü bunun bir göstergesidir.  Bu başarının ardından o dönem milletvekili olan Suphi Baykan, TBMM’ye bir yasa teklifi sunmuştur.  Yasanın adı “Türk Sinema Filmlerini Kalkındırma Kanunu” ancak bu kabul edilmemiştir.

    Ulusal sinema hareketinde o dönem içerisinde; Halit Refiğ, Metin Erksan ve Atıf Yılmaz yer alıyordu.  Türk sineması dışarıdan herhangi bir dış kaynak alamamaktaydı. Bu yüzden Refiğ, şu tez ile çıktı: “Türk sinemasının kaynağı Türk Halkıdır.  Bizde Türk Halkını anlatan filmler yapmalıyız” Bu tümevarım ile 1980’lere kadar sürecek bir Yeşilçam sistematiği oluşuyordu.

  Bu ikim bir 60 ve 80’li yıllar boyunca bir fikir tartışması yürütmüştür. Yılmaz Güney’in temsil ettiği “Devrimci Sinema” sonrasında yaptığı “UMUT” adlı film ile çeşitli festivallerde ödüller almıştı lakin Türkiye’de yasaklanmıştı.

    Halit Refiğ’in “Ulusal Sinema” tezi aslında bir Türk sinemasının oluşumunun teziydi. Türk sineması kendi fikir dayanağını arıyordu. Bu da Refiğ’in önerisi ile geldi. Mamafih bu tez 1980’lere kadar sürdü ve devam etti.

  O dönemlerde yapılan filmlerin konusu genel ifade ile karışımdı. Çünkü: Yılmaz Güney’in filmleri toplumu konu alıyor, Cüneyt Arkın’ın filmleri mitolojik Türk ve Müslüman imgeleri ortaya çıkıyor, Kemal Sunal’ın filmleri ile güldürü devam ediyordu.

  Bahsedilen nokta-i nazarlar bakımından Türkiye ve Türk sineması birçok kriz ile uğraşmaktaydı. Özellikle 1974 yılında ve daha öncesinde haşhaş kriziyle ile birlikte birçok dünya ülkelerinden ambargo yemiş ve büyük buhranlar meydana gelmişti. Bununla birlikte Türk sineması da bundan gayr-i ihtiyari etkilenmişti.

 

 

 

 

1980’ler Sinemasına Sosyolojik ve Perspektif

 1980’li yıllara geldiğimizde, Türkiye Cumhuriyeti artık güvenlik açısından olumsuz yönde seyrediyordu.  Sağ – sol çatışması, kamuların çöküşü dayanılmaz hale gelmişti. Ekonomi, adalet ve birçok konuda yozlaşma ve çöküşün meydana geldiği seyrediliyor, siyasi iktidarsızlık bu dönemde arşa çıkıyordu.  Bütün bunların sonucunda 12 Eylül 1980 tarihinde önemli bir gelişme yaşandı.  Asker yukarıda sayılan krizleri sebep göstererek saat sabah 4.35’te radyolarda okunan bildiri ile yönetime el koydu. 

 1980 darbesi de kendi anayasası ile geldi. Her ne kadar tartışma konusu olsa da Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Halkı anayasaya 7 Kasım 1982'de yapılan halk oylamasıyla yüzde 91.3 olumlu yönde oy vermiştir. Seçimin o dönemlerde ne kadar usule uygun olduğu tartışmalıdır ama şu su götürmez bir gerçek ki; askeri darbenin sonuçları Türkiye’ye ağır bir şekilde zarar vermiştir. Türk Sineması 1960 yılında yaşadığı altın çağını 1980’nde kaybetmiştir. Sosyolojik olarak Şükran Kuyucaklının ifadesi tam yerinde olacaktır: Darbeciler üç yıl boyunca, toplumu olmasını istedikleri biçime getirinceye kadar, binlerce kişiyi gözaltına alarak , yüzlerce kişiyi tutuklayarak, kan gölüne son vermek iddiasıyla yönelime el koymalarına rağmen, devlet eliyle işkenceler ve infazlarda yeni bir kan gölü yaratmışlardır.

   1960 Askeri Müdahalesi için “ihtilal” ya da “devrim” kelimelerinin kullanımı yaygınken 1980 Askeri müdahalesi için genellikle darbe kavramı kullanılır. Scognamillo 2005 yılında Zahit Atamla gerçekleştirdiği röportajda “darbe” ve “ihtilal” kelimelerini art arda gelen cümlelerde 12 Eylül’ü kastedecek şekilde kullanır Evren ise, 1980 darbesi için; “12 Eylül 1980 yılındaki askeri darbe, toplumumuzdaki çok partili yaşama, çağdaş demokrasiye geçme isteklerine ve kimi özgürlüklere olumsuz bir etki yapar,” açıklamasını yapmaktadır. Türk sinemasının altın çağını ortaya çıkaran bir dönem; 1960’lardı. Bunun nedeni 1950’lili yıllarda Demokrat Partinin sinema üzerindeki baskısı vehim derecede artmıştı. Her ne kadar sinemada sosyolojik derecede eleştiri yaparlarsa yapılsın, en rahat dönemini 1961 anayasası ile ele almıştı. Buna örnek birçok film vardır (bknz Geceler Ötesi, Akad’ın filmleri).

12 Eylül’den Sonra Sinema

 Türk sinema farklı bir noktaya evrilmişti artık, yapılan filmler ekseriyet ile arabesk ve erotik filmlerden mürettepti. İncelediğimiz zaman Türk sineması durma noktasına gelmişti. Birçok filmde rol alan dönemin önemli arabesk sanatçıları Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur, İbrahim Tatlıses ve Müslüm Gürses aslında 1970’li yıllardan itibaren beyaz perdede yer almaya başlamıştır. Fakat en fazla 1980’lerdeki filmlerde rol alırlar. Daha sonraları bu isimlere ek olarak Küçük Emrah ve Ceylan gibi arabesk sanatçıları da birçok filmde yer almıştır. 1980 yılında 68 film yapılmıştı.  1979 yılında 52 milyon seyircisi olan Türk Sineması,1980’de 38 milyon izleyiciye gerilemişti. 1970’li yıllarında ortasında başlayan sex konulu filmler, 1980 yılında sansüre çarpmıştı lakin bu dönemde erotik filmler paralel olarak artmıştı. Türk sineması bu dönemde durma noktasına gelmişti. Yapılan filmler sansüre uğruyor, senaryolardan sahneler siliniyordu. 

 Askeri yönetimin 1980 yılında 1983 yılına kadar olan döneminden sonra tekrar toplumu konu alan filmler yapılmaya başlanmıştı. Bunlardan; Çıplak Vatandaş, Düttürü Dünya gibi film örnekleri verebiliriz.

 

Sonuç

Türk sinema sinesinde birçok olayı barındırmaktadır. 1960’ların yarattığı etkiler uzun süre devam etmişti. Etkilerin sonucunda birçok güzel yapımlar ortaya çıkmıştır. Türk sineması kendini uluslararası festivallerde göstermeye muvaffak olmuştu. 1980 darbesi ile birçok kriz yaşamış, sansüre ve hatta duraklama noktasına gelmişti. Türk sinemasına verdiği zarar onu altın çağına kapatmasına neden olmuştu.

 

 

 

 

 

YARARLANILAN KAYNAKLAR

Duruel, S. A. (2002). Sinema-tarih ilişkileri ve Türk sinemasında tarihe bakış Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.

https://www.kameraarkasi.org/sinema/sinemadaakimlar/turksinemasindadevrimcisinemaakimiveyilmazguney.html

Günaydın, R. (2019). Türk sinemasının 1980 sonrası Türk sinemasında din adamı temsili [Yüksek lisans tezi, Ordu Üniversitesi].

Vardar, b. (2005). Türkiye’de sinemanın gelişimi ye ulusal sinema tartışmaları. Öneri dergisi, 6(23), 305-316.

Çilingir, A., & Can, A. (2020). Ulusal Sinema Hareketi Çerçevesinde Halit Refiğ Sinemasında Doğu-Batı İkilemi. Erciyes İletişim Dergisi, 7(2), 1501-1523. https://doi.org/10.17680/erciyesiletisim.724666

  Aldemir, A. (2020). 1970’LERDE YAŞANAN OLAYLARIN MİTOLOJİK BİR ÖĞE OLARAK TÜRK SİNEMASINDAKİ KAHRAMANLIK ANLATISINA ETKİSİ: "BATTAL GAZİ DESTANI" FİLMİ ÖRNEĞİ. Kırklareli Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Dergisi, 1(2), 32-54.

Onaran, A. Ş. (1994). Türk sineması (1. cilt). Kitle Yayınları.

Esen, Ş. K. (2010). Türk sinemasının kilometre taşları (Dönemler ve yönetmenler). Agora Kitaplığı.

Boztepe, V. (2017). 1960 ve 1980 Askeri Darbelerinin Türk Siyasal Sinemasına Etkileri. Galatasaray Üniversitesi İletişim Dergisi, 27, 153-179. https://doi.org/10.16878/gsuilet.373254

Karagül, E. M. (2006). Türk sinemasında 70–80 dönemi: Kayıp kuşak ve erotik sinema [Yüksek lisans tezi, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü].

https://www.kiralikfotografmakinesi.com.tr/darbenin-etkiledigi-donem-1980-donemi-turk-sinemasi

https://wannart.com/icerik/36025-80ler-turkiye-sinemasinda-siyasal-ve-toplumsal-filmler

 

Beğendim
Bayıldım
Komik Bu!
Beğenmedim!
Üzgünüm
Sinirlendim
Bu içeriğe zaten oy verdiniz.

Bunlar da ilginizi çekebilir

Gebze Ticaret Odası Meclis Başkanı Oğuz ŞERİFALİOĞLU'nun Acı Günü

Gebze Ticaret Odası Meclis Başkanı Oğuz ŞERİFALİOĞLU'nun Acı Günü

Gebze Ticaret Odası Meclis Başkanı Oğuz ŞERİFALİOĞLU'nun Acı Günü

1 yıl önce
YASİN PAMUK'TAN YENİ BİR PROJE DAHA

YASİN PAMUK'TAN YENİ BİR PROJE DAHA

YASİN PAMUK'TAN YENİ BİR PROJE DAHA

1 yıl önce
Barış Gökdemir Gebze'yi unutmadı

Barış Gökdemir Gebze'yi unutmadı

81 ili tek tek sayan Barış Gökdemir Gebze'yi unutmadı

1 yıl önce
Yorumlar