Yalçın ŞAHİN'in köşe yazısı "Sanatta Kültür ve Propaganda"
16/11/2025 21:38 | Son Güncelleme : 18/12/2025 10:18 | Okunma Sayısı : 83 | Yalçın ŞAHİN
7. Sanatta Kültür ve Propaganda
Eski dizilerden veya filmlerden çok noktada etkilenirdik. Bunun nedeni bizi, biz yapan değerlerimizden etkilenirdik. 1970’lerin başlarında veya 1960’larda yapılan bazı filmler hakikaten toplum yararına ve insanlara umut aşılayan, hatalarını yüzlerine karşı gösteren yapımlardı. Şu hakikati göz ardı etmemek gerekiyor; Türk Sineması ve Türk dizi sektörü 2000’lerin sonundan itibaren bir bunalım yaşıyor. Şimdi şunu diyebilirsiniz “dünyada birçok ülkeye dizi satıyoruz” evet haklısınız. Satıyoruz. Ama Türk milletine, Türk kültürüne ait ne verebiliyoruz? Yalı mı? Ya da yalının içinde dönen entrikalar mı? Sinemaya gelirsek; baktığımız zaman hala bazı yönetmenlerimiz yurtdışında ödül almaya devam ediyor. Hatta dönem içerisinde Oscar adayı veya aday adayı olan filmlerimizde vardı.
Şu konuya dikkat çekmenizi isterim;
Güney Kore, 1950’lili yıllarda büyük buhranlar içeresinde hatta ve hatta yıkılmış ve yok olmuştu. Bugün Kore’ye ait birçok kültürel ürün veya ürünler, filmler görmekteyiz. Burada Kore’nin kültür satma gibi bir stratejisi vardı ve Türkiye’de gördüğüm kadarı ile baya da başarılı oldu. Kore filmleri izleniyor hatta uyarlanıyor diyebilirim.
Mesela burada önemli bir hususi noktada bir başka ülke karşımıza çıkar; ABD, yaptığı filmler ile Türk ve dünya sinemasında söz sahibi oldu. Çıkardığı filmler, kendi yerli filmlerimizden daha çok gişe yapıyor. Filmdeki karakter aksesuarları bütünü ile satılıyor. Bu bir kültür satma projesi. Kültürü pazarlama ve diğer halklara empoze etme gayreti.
Sadece bu kültür dayatma ile sınırlı kalmıyor. Sinema ve televizyon dizileri ile kendilerini yüksek perdeden propagandasını yaptırıyor. Bu sadece sinemadan ve televizyonda veya dijital mecralardan yayınlanan film veya diziler sayesinde. Propaganda sözcüğünü söylemekte çok mahiriz lakin uygulamada değiliz. Biz yaptığımız filmlerde çoğu zaman eğlence veya ağlama odaklayız. Filmlerimizde veya dizilerimizde kendi ülkemize ait bir hususiyet koymuyoruz son yıllarda. Biz bu araçları “eğlence” olarak gördük. Aslında konu hiç de sanıldığı gibi değil. Araştırmalarım ve diğer noktalarda gördüğüm, tecrübe ettiğim vakalarda Türkiye, 1923 ve 1950’den sonra sinemaya dair bir propaganda stratejisi geliştirmemiş hatta Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu konudaki direktifleri belli zaman ölçüsünde dikkate alınmış ve unutulmuştur. Sanırım bazı zamanlarda büyük sözü dinlemek gerekiyor. Sonrasında…
Propaganda ve kültürün insanlara empoze edilmesi sadece 100 yıllık veya 1000 yıllık bir nokta değil. Ta uygar çağlarda başlamış ve kısmen başarılı olmuştur. Örnek olarak: Asur krallarının kendi propagandasını taşlara kendisini çizerek veya belli krallığa ait resimler resmettirerek yapmıştı.
Peki, biz ne yapabiliriz diye soruyorsanız. Diyecek başka kelamım yok…
Bunlar da ilginizi çekebilir
Gebze Ticaret Odası Meclis Başkanı Oğuz ŞERİFALİOĞLU'nun Acı Günü
Gebze Ticaret Odası Meclis Başkanı Oğuz ŞERİFALİOĞLU'nun Acı Günü
1 yıl önceYASİN PAMUK'TAN YENİ BİR PROJE DAHA
YASİN PAMUK'TAN YENİ BİR PROJE DAHA
1 yıl önceBarış Gökdemir Gebze'yi unutmadı
81 ili tek tek sayan Barış Gökdemir Gebze'yi unutmadı
1 yıl önce

Cengiz Ceylan kimdir?